”Sevgili İnsan,
Düşlerden kurtulmanın yolunu bulmuştum: Uyumamak!
Ama gördüm ki, yeryüzünden gerçeklik duygusunu yok eden
güç beni de pençesine almıştı. “ Benliğimi “ çoktan beridir yok etmiştim. Ne var ki,
Babil Kulesinden yayılan sesler hep sağır dillere dayalıydı; birbirine karışan bu
terkedilmiş seslenişler, kulakları yırtan birer ilkel çığlığa dönüşmekteydi.
Tüm duyularımı yeniden öğrenmek zorundaydım. Algıladığım her
şeyi geleceğe dönük düşlere dönüştürmeye çalışmalıydım. Şimdiden sessiz bir dil
kurguladım; sıradanlıktan kurtulmak istiyordum. İşte bu nedenle seninle
buluşamayacağımız bir yerdeyim.
Belki bir daha görüşemeyiz.”
Yukarıdaki mektubu 1988 yılında çağrıldığım, “mektup” yoluyla iletişim kurarak bir araya gelebilen ve Genova’nın eski kıyı kalelerinden birinde düzenlenen uluslararası buluşmaya göndermiştim. A-4 boyutunda kağıtlar üstüne yazılan mektuplar, resimlerle de desteklenen bazı aykırı anlamlara savrulan birçok uçları imlemekyeydi. Genova’nın bütün limanına yayılan eski surlardan birinde açılan sergiye dört bini aşan sayıda ressam ve yazar katılmıştı.