Gösteriliyor: 1 - 5 of 5 Sonuçlar

Antil Çağda Mimaride Resim ve Pigmentle Varolmak

Orhan Bingöl’ün ve Babası Cemal Bingöl’ün öğrencileriyle sürüp giden zaman yolculuğu   Zihnin ilgi alanları konusundaki seçimi her halde bu denli çok renkli olmasa, böylesine çok sayıda tonlamaya yanıt aramakta yardımımıza koşacak pigmente gerek kalmayacaktı. Ama, o zaman da, Fenikeliler’in “Fenike Mavisi” adını alan maviyi seramikleriyle “İpek Yolu” boyunca o büyülü Doğu Akdeniz’in mavi tonunun Çin İpeklerine taşınmasıyla bir mucize gerçekleşmeliydi. Bu bildirimi taşıyan, seramik çamuruyla, ipek dokumanın tüm düşleri varsıl kılan dalgalanmasının aynı mavide buluşmalarıydı. Değişik coğrafyalarda doğadaki ışığın başkalığı ressamları renklerde ton arayışına kışkırtmıştı. Akdeniz’de buna vereceğimiz çok örnek vardır: Kuzey Avrupa ressamları güneye indiklerinde, hele Kuzey Afrika’yı …

Gerçeğin Birleştiremediğimiz Parçaları ve Ahmet Cemal’in Seçimi

                         Günümüzün anlatımında gerçekliğin vurgulanması adına yapılan şey, olguların aynı anın daracık hücresi içinde üst üste yığılması marifetidir. Bu aldatmacaya girişmek için zamanın olmadığı bir boyutta geziniyormuş gibi davranmak, çaresiz kalınınca göze alınan başlıca cambazlıklardan biridir.  Çağdaş romanın öğelerinden, anakronizm, bilinçaltı akımı, iç sesle sürüp giden, önüne kattığını sürükleyen bir ırmağı anımsatan anlatım, bugün, yaşanılanı ya da kurgulananı dile dökmek yerine, yazınsallıktan koparılan bir gerçekliği, yoğunlaştırılmış katı parçacıklara bölmek için kullanılır olmuştur. Gündelik yaşantının bile böylesine fragmanlara bölünmesi, okuyucuyu, izleyiciyi ilk anda, gözden kaçırılan ayrıntıları yakaladığına inandırarak büyülese de, onu gittikçe bilinçsiz bir kolaycılığın içine sürükleyerek düşünme, kurgulama yetisinden yoksun …

Düş Çemberi

”Sevgili İnsan, Düşlerden kurtulmanın yolunu bulmuştum: Uyumamak! Ama gördüm ki, yeryüzünden gerçeklik duygusunu yok eden güç beni de pençesine almıştı. “ Benliğimi “ çoktan beridir yok etmiştim. Ne var ki, Babil Kulesinden yayılan sesler hep sağır dillere dayalıydı; birbirine karışan bu terkedilmiş seslenişler, kulakları yırtan birer ilkel çığlığa dönüşmekteydi. Tüm duyularımı yeniden öğrenmek zorundaydım. Algıladığım her şeyi geleceğe dönük düşlere dönüştürmeye çalışmalıydım. Şimdiden sessiz bir dil kurguladım; sıradanlıktan kurtulmak istiyordum. İşte bu nedenle seninle buluşamayacağımız bir yerdeyim. Belki bir daha görüşemeyiz.” Yukarıdaki mektubu 1988 yılında çağrıldığım, “mektup” yoluyla iletişim kurarak bir araya gelebilen ve Genova’nın eski kıyı kalelerinden birinde düzenlenen …

Kurmacayla Yaşanmışlık Arasında

Aslına bakılırsa, kurmaca, yaşamı sanal bir harita üstünde izleyerek başımıza gelecek olan her şeye karşı bir savaş oyunu içindeymişçesine alabileceğimiz önlemleri kararlaştırmak değil midir? Ya da olabilecekleri bir serüven biçiminde anlatıma dökerek bambaşka evrenler yaratmaya yönelmek, bir başka anlam boyutuna adım atmak için göze alınacaktır. Din kitapları, masallar, meseller, efsaneler, kıssa çıkarımlarına yol açan öyküler, insanlığa yol gösterici olmayı amaçlayan anlatımlardır. Bütün bu birikimin dışında, toplum bilimi araştırmalarla yepyeni açılımlara yönlendiren, ekonomik, siyasal, antropolojik verilerle beslenen tezler, hipotezler, yani kuramlar vardır. İnsanlığın kabile yaşantısından kurtularak toplum biçiminde yaşayışın bütünlüğüne erişmesinin geçmişten geleceğe uzanan serüveni, bu çalışmaların önerdiği çeşitli paylaşım ilkeleriyle …

Öze Ulaşmayı Denemek

Açıklanılmasını istemediğimiz anılardan kaçınmak için sözü dolandırıp, kendimizi çıkmaza sokarız ya; ayrıntılara sarılarak anlatımı sürdürdüğümüz işte o anda çevremizdekiler bizden iyice kuşkulanmaya başlamışlardır bile… Çünkü eski deyişle, konuyu “lâf kalabalığına” boğmak, bir gizlenme ya da gizleme isteğinin, bir çaresizliğin belirtisidir. Gizlenmek istenen şey, o konudaki bilgisizliğimizdir, yetersizliğimizdir. Anıların içinden yalnızca başarıları, yengileri seçerek olduğumuzdan başka tanınmak isteği de kişiyi aynı tutarsızlığın alacakaranlığına sürükler.  Bir düşünceyi paylaşmak için olmayacak örneklere başvuranlardan; okuduklarının, izlediklerinin yorumuna girişmek yerine, kulaktan dolma bilgilerle sözün ucunu kaçıranlardan yayılan o güvensizlik imgesi ne kadar ürkütücüdür? Aslında, algıların, bilginin bir düşünceye varması evreni de özümüzü de tanımlayabilmek adına …

[instagram-feed]